Deprem Gerçeği: Ders Almayı Ne Zaman Öğreneceğiz?

“Deprem öldürmez; ihmal, ilgisizlik ve vurdumduymazlık öldürür.”

Balıkesir son aylarda adeta beşik gibi sallanıyor. Her sarsıntıyla birlikte aynı sorular yeniden gündeme geliyor:

Ne kadar bilinçliyiz?

Ne kadar hazırlıklıyız?

Ekiplerimiz gerçekten yeterli mi?

Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, 10 Ağustos’ta meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremden bu yana her fırsatta Sındırgı’da vatandaşlarla bir araya geliyor. 27 Ekim gecesi yaşanan ikinci büyük depremin ardından da yine ilk anda bölgedeydi.

Büyükşehir Belediyesi ekipleri, bu süreçte hızlı, koordineli ve kararlı bir şekilde deprem bölgesinde görev aldı.

Başkan Akın’ın günlerdir Sındırgı ile Balıkesir arasında mekik dokuması, vatandaşların elini sıkıp halini hatırını sorması, siyasetin ötesinde bir dayanışma örneği olarak dikkat çekti. Çünkü bu, siyaset üstü bir durum. Bir kişinin derdini dinlemek, ihtiyaçlarını tek tek sormak, yalnızca bir görev değil; bir vicdan meselesi.

BEN DE SINDIRGI’YA GİDEREK deprem bölgesinde depremzedelerin yanında olma fırsatı buldum.

Oradaki insanların psikolojisini gözlemledim; korkunun, belirsizliğin ve yorgunluğun yüzlerine nasıl yansıdığını gördüm.

Bende Sındırgı’da bulunduğum süre zarfında artçı sarsıntılar hala devam ediyor; YER YERİNDE DURMUYORDU ADETA.

SINDIRGI MEYDANI’NDA YER ALAN ONON KAFE, BU ZORLU GÜNLERDE BİR DAYANIŞMA MERKEZİNE DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA.

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ekipleri, depremzedelere, AFAD ekiplerine, emniyet güçlerine, gazetecilere ve diğer kurum temsilcilerine çay, su ve sıcak yiyecek ikramında bulunarak canla başla çalışıyor. Diğer illerden gelen ekipler de Sındırgılılara yardım eli uzatmak, yaraları birlikte sarmak için orada.

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin afetler için hazırda tuttuğu mobil mutfak, Konya Büyükşehir Belediyesi’nin mobil mutfağı ve çeşitli dernekler ile sivil toplum kuruluşları, depremden zarar gören vatandaşlar için hizmetlerine aralıksız devam ediyor.

Kısacası, herkes tek bir amaç için orada.

Fakat tüm bu dayanışmanın yanında acı bir gerçek de vardı.

10 Ağustos depreminden sonra ağır hasarlı olduğu tespit edilen bazı binalar, aradan geçen onca zamana rağmen yıkılmamıştı. 27 Ekim’deki depremle birlikte bu binalar kendiliğinden yıkıldı.

Şans eseri kimseye bir şey olmadı, ancak çevredeki araçlara ve dükkânlara zarar verdi.

Peki ya olsaydı?

Asıl sormamız gereken soru şu:

Bu binalar neden zamanında yıkılmadı?

Neden gerekli önlemler alınmadı?

Ülkemizde bir şeylerin değişmesi için illaki birinin ölmesi mi gerekiyor?

Deprem, doğanın bir gerçeği.

Ancak ihmal, tamamen insanın suçu.

Biz hâlâ “geçmiş olsun” demeyi, önlem almaktan daha çok seviyoruz.

Oysa ki deprem öldürmez; ihmal, ilgisizlik ve vurdumduymazlık öldürür.

Balıkesir’de yaşanan son iki deprem, hem kurumların reflekslerini hem de toplumun dayanışma ruhunu bir kez daha sınadı.

Evet, bu kez ekipler daha hazırlıklıydı, daha hızlı hareket etti.